Nasıl düzenliyoruz gardırobumuzu, çantamızı, buzdolabımızı, odamızı da lüzumsuz şeylere bakıp; "Anam çöp ev gibi olmuş bura; ne diye sakladıysam bunları, ne diye tutuyosam bu işime yaramayan şeyleri?" deriz ya... Sonra da birden kendimize gelir atı atıveririz hepsini de bi hafiflik bi ferahlık gelir üstümüze... Hah... Onun gibi işte....
Hiçbir olayın ya da hiçbir kimsenin senin kendi hayatını ve yaşam kaliteni en ufak şekilde değiştirmek zorunda kalmana sebep olmasına izin verme.
Ayrıca z gereksiz insanları hayatımızda tuttuğumuz sürece engellemeye çalışsak da huzurumuzu tam bulamayız:
Atacaksın-uzaklaştıracaksın-sileceksin-bağını tamamen koparacaksın...
Naçizane şahsi görüşümdür ki; ex bir kişiye asla ve kat-a dönülmemelidir, "dön" dememelidir, bi daha asla ve kat-a biraraya gelinmemelidir...
Şekerim adı üstünde ex" olan, bişey olmuştur ki ex olmuştur... Bi arıza çıkarmıştır; bi fesatlık yapmıştır; bi sıkılmışızdır filan; işimize gelmemiştir; artık eskisi gibi hissetmiyoruzdur - eskisi gibi hissettirmiyordur; bi şerefsizlik yapmıştır - gereksiz şeyler yapmıştır da canımızı sıkmıştır; vs..vs...
Velhasıl bişey vuku bulmuştur ki bırakmışızdır ya da terk edilmişizdir veyahut ortak kararla 'başbaş' demişizdir birbirimize...
Ee... O zaman niçün ama niçün "Belkim tekrar düzelir de sankim yeni bişeyler olur da aman efendim güzel olur da bi ihtimal..." gibisinden bi hisle "gel" diyoruz ex'e???
Ben biliyorum niçün diyoruz? Biliyoruz da söylüyoruz heralde kızııım?!
Diyoruz çünkü; kendimizi yalnız hissediyoruz. Evet, hissediyoruz!
Yaşımızın geçtiğini, pırtlayan rahatsızlıklarımızı, eskiden yaşananları ve yeniden yaşayacaklarımızı düşünüyoruz. Hadi; 'Düşünmüyom ki, düşünmüyom ki' de... Hadiii...
Bilinçaltlıklı halimizle ondan "yeni ben" olarak intikam alacağımızı düşünüyoruz. Hıı... Tabii!
Aşık olduğumuz zamanları, güzel anları düşünüp; "iyiydi be" deyip oluruna bağlamak istiyoruz. Bağlama anacım, bağlama!
Yeni birini tanımanın zaman kaybı olabileceğini düşünüyoruz. Yeniden kendimizi anlatmaya takatimiz yokmuş gibi hissediyoruz. Oysaki tebdil-i mekan da hayır vardır. Lakin bunun durumumuzla ne alakası vardır, tartışılır?!
"Vazgeçilemez" olduğumuzu onaylatmak istiyoruz. Kimse ve hiçbir şey 'vazgeçilmez' değildir. Sadece 'Alışkanlık'tır. İvit...
"İşte gördün mü sen bensiz yapamazsın, dönüp dolaşıp bana geldin, geleceksin!" demek istiyoruz, aslında tam tersi bizim ona ihtiyacımız olduğu halde. Karşılıklı be her şey hayatta, he valla...
Zamanında bize yaşattığı ne idüğü belirsiz karın - baş ağrılı hisleri unutup ona;
"N'aparsam yapayım yine de beni geri alacak, yine de beni isteyecek çünkü biliyorum ki o bensiz yapamaz, çünkü biliyorum ki kadın / adam aciz bir yaratıktır, çünkü biliyorum ki iki güzel sözüme tekrar kanabilir bana kalbini ve daha önce içine ettiğim hayatını yine açabilir" deme hakkı ve cesareti vermiş oluyoruz. Gerçek!
"Aslında -insan- olarak iyi biri... Sadece erkek / kadın / eş / sevgili olarak beni üzüyor. Bu zamanda iyi birini bulmak da zor, iyisi mi tanıdığım - bildiğim bu insandan vazgeçmeyeyim" demiş oluyoruz aslında 'İyi İnsan' olmanın 'İyi erkek / kadın / eş / sevgili' olmak anlamına gelmeyeceğini hesaba katmadan veya bunu bildiğimiz halde görmezden gelip-duymaz'a gidiyoruz bilinçsiz bir şekilde. Bilinç bilinç konuşuyoruz işte sonra böyle :)
Biz istediğimiz için onu tekrar geri almışız zannediyoruz fakat aslında tüm kozları onun ellerine vermiş oluyoruz bizimle daha rahat oynayabilsin diye. Tabii canım...
Adı ne olursa olsun; ex, ex'tir ve geçmişte kalmalıdır...
Mazi olmalıdır, di-li ve miş-li geçmiş zaman olmalıdır...
"Ne güzel günlerdi be" olmalıdır...
"Zamanında ömrümü yedi epeyce, demek ki ömrüm azaldı bunu hesaba katayım bari" olmalıdır...
"Giden gider, kalan sağlar bizimdir" olmalıdır...
"Hiçbir şey için geç değil, artık önümüzdeki maçlara bakıcaz" olmalıdır...
"Ben her şeyden ve herkesten daha değerliyim. Tek bir can'ım var, onu da değerimi - kıymeti bilmeyen, beni anlama zahmetine girmeyen, ne istediği - ne yaptığı belli olmayan biriyle harcayamam" olmalıdır...
"O, beni kaybetti. Benim kaybım sadece 'zaman'... Onu da yeni ve güzel şeylerle telafi edeceğim" olmalıdır...
"Depresif ve Bunalgül kıvamda geçirecek tek bir saniyem bile yok. Hayat kısa, değmez ex bir adama / kadına... Ex'liğini bilsin, extirsin gitsin hayatımdan da girmesin bi'daha" olmalıdır...
Olmalıdır. Çünkü 'olmak ya da olmamak' önemlidir anacım...
Salise düşünecek vakit harcamamalıyız içimizde fırtınalar koparan, içimizden bişeyler kopartan, içimizi dışımıza çıkaran insanlar için...
Ne kadar 'iyi' insan oldukları önemli değil. Burada ehemmiyet taşıyan konu bizi ne kadar 'iyi' tanıyıp, ne kadar 'iyi' anladıklarıdır.
Kendimizi anlatmaya çalışırken ve yahut onu bir türlü anlayamazken ne kadar yorulduğumuzdur asıl mesele.
Bizi yoran, üzen, bir türlü asgari müşterekte bile buluşamadığımız insanlar vardır hayatta.
Herkes karşısındakiyle aynı düşüncede, aynı santimantalite'de, aynı zihniyette olacak diye bir kural yok. Lakin bu, bizden ayrılan haliyle bizimle bütünleşebilmesidir ana konu.
Velhasıl cancağızım, kendini boşuna harab-ı turab edersin...
Yok yere talan edersin gönül odalarını da ararsın kendini...
Hiç yoktan hastalık edinirsin dünyevi mevzuları kendine...
Yer bitirirsin zihninin tüm açlığıyla içten içe kendini...
Yapma-etme-eyleme...
Ve lakin yapmak isteyip de ertelediğin şeyleri yap.
Gününü gün et.
Kendini eyle beynini başka mecralara akıtarak.
Ben şahsen bizzat kendim olarak, kendimi baz alarak, hemcins ve çoğunlukla hemfikir olduğumuzu varsayarak, gak gak gubarak, gidek de bi yol aşk-meşk alak, nice gönül kapısını açak, içeri bi girek de huzurla bi soluklanak anam babam...
E, o zaman, konu ney? N'oluyo layn?
Beni bi sen dinliyon valla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder