Kategoriler

27 Ekim 2011 Perşembe

Hayat Devam Ediyor

Hayat devam ediyor...

Ben heyecan kıpırtıları yaşarken sevinçle, başka birinin ödü kopuyor heyecandan...
Ben makarnamı domatesli mi peynirli mi yesem diye düşünürken, başka biri
ona pişirebileceği bir makarna verilir mi diye düşünüyor...
Ben üşüdüğüm için yumuşacık battaniyeme sarılırken, başka biri sarılabileceği hiçbir şeyi olmadığı için üşüyor...
Ben canım sıkıldığı için alışverişe çıkarken ağzına kadar dolu olan dolabıma atacağım şeyler almak için, başka birinin giyecek tek bir giysisi olmadığı için canı sıkılıyor...
Ben bir sevgilim olmadığı için kendimi yalnız hissederken, başka biri çok sevdiği kocasını kaybettiği için yalnız kalıyor...
Ben Tv de zapping yaparken aylak aylak ne istediğini bilmeden, başka biri istediği hayatı yaşayamadığı için program bile yapamıyor geleceğe dair...
Ben üç çift ayakkabımın diğer rengini de almak için mağaza mağaza gezerken, başka biri kaybettiği bacağına protez yaptırıp güzel bir ayakkabı giyebilmeyi hayal ediyor.
Ben mutluluktan uyuyamazken sabahlara kadar, başka biri yatacak bir yatağı olmadığı için sıcacık bir uyku çekemiyor...
Ben saçımı ne renge boyatsam diye kararsız kalırken, başka biri ansızın yakalandığı bir illetten dolayı saçsız kalıyor...
Ben yaşarken, başka biri bir yerlerde ölüyor...



Biri doğarken gelmek için yeni hayatına, başka biri diğer hayatına gitmek için ölüyor. Ve 

Hayat böylece devam edip gidiyor...






Türk Milleti olarak çok vicdanlı, duygusal, iyilik severiz... İyi hoş...
Lakin bi alemiz anacım... Alttan alttan başka duygularımız var esasen...
Öğretilen, dayatılan, empoze edilen, edindiğimiz duygularımız...
Ağlayana, güçsüze, ezilene acıyıp üzülüyoruz, evet...
Ama gülen, güçlü ve pozitif birini görünce sinir oluyoruz hasetimizden...
Evet öyle... Aynen böyle...
Milletçe şarkısından, dizisine, şov programından, evlilik zımbırtısına kadar nerde ağlak, nerde acınası, nerde zavallı, nerde bizden kötü durumda olanları görüyorsak onu izliyoruz, dinliyoruz... Evet, durum bu...
Acımayı, sevgi sanıyoruz... Ağlayanla ağlar görünüp, gülenle kahkaha atamıyoruz...
Başkasının mutsuzluğunda ahlayıp vahlıyor, mutluluğunu yuhluyoruz...
Evet, öyle... Parası olanın parasını haram kılıyoruz, parasını kaybedene 'helal olsun' diyoruz...
Ayıplıyoruz, kınıyoruz bilmeden etmeden tanımadan önyargılarımızla...
'Zavallıcık' diyoruz üzgün mimiklerimizle ve özel efekt oskarı görselliğimizde...
Bilmiyoruz ve öğrenmeye de çalışmıyoruz gerçek insan olmayı...
Acıların çocuğuyuz, acıların kadınıyız... Acılı seviyoruz her şeyi...
İsot'lu olsun istiyoruz hayatlar... Ama başkalarının hayatı tabii ki; onunla dertlenebilelim...
Lakin kendi yaşantımız cillop gibi olsun ha... Herkes bizden daha aşağıda, daha hüzünlü, daha kederli, daha muhtaç olsun ki; öğretildiği şekliyle -merhamet- duygumuzu tatmin edebilelim... Evet... aynen böyle...
Hiç bir zaman ve hatta kendimize bile itiraf edemesek de aynen böyle...
Bilmiyoruz sevmeyi de sevilmeyi de...
Vicdanımızı rahatlatmayı umuyoruz süslü tavırlarımızla...
Unutuyoruz üç beş zaman sonra acıdıklarımızı da...
Oysa kendimiz acınacak haldeyiz...
Bilmiyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Bendeniz

Fotoğrafım
Yazıyorum, paylaşıyorum... Hayatın sevmek ve inanmak olduğunu düşünüyorum... Az ve öz dostum ile kitaplarım olduğu sürece benden mutlusu yok... Dünyalıyım... İçi-dışı bir, özü-sözü bir olmak, istediğim...

Hürriyet Spoa

Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe

Hürriyet