Çocuk dediğin, 'çocuk' gibi olmalıdır. Modayı değil, oyunları takip etmelidir. Ne giyeceklerini değil, ne yiyeceklerini ve nasıl birer birey olacaklarını düşünmeliyiz. Büyüyünce ne olacaklarını değil, mutlu olup olmayacaklarını önemsemeliyiz.
Çocuk; 'çocuk' olarak kalmalı. Masum ve adı üstünde 'çocuksu' olarak algılanılmalı.
Onaylayanlar da var tabii bu ve bunun gibi reklamları. Olabilir.
Herkes aynı görüşte olmak zorunda değil.
Örneğin Sayın Cengiz Semercioğlu yazısında;
"Koton'un reklamını eleştirenler bugünün çocuğunu bilmeyenler!" demiş.Tam tersi, bugünün çocuklarını bilip, görüp, gelecekleri ve gelişimleri için endişe edenler itiraz ediyorlar zaten buna.
"O fotoğraflarda cinsellik görmek içinse ciddi bir rahatsızlığa sahip olmak gerekiyor" diye eklemiş.
O halde ben 'rahatsız'ım?!
Çocukların 'yetişkin'ler gibi giydirilip, minicik beyinlerine şimdiden kılık kıyafet ile 'ayrıcalıklı' ve 'özel' olabileceklerinin aşılanmasından 'rahatsız'ım!
Birer obje olarak gösterilmelerinden 'rahatsız'ım.
O fotoğraflarla (ki o tür fotoğrafa bile gerek yok sapık olduktan sonra, istediğiniz kadar çocuk gibi giydirin fark etmez onlar için.) ticari kaygı ile çocuklar üzerinden satış yapılmasının normalliğini savunan zihniyetin rahatlığından 'rahatsız'ım. (Ne dedim ben?)
(http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/83/Cengiz-Semercioglu/61384/Koton-39-un-reklamini-elestirenler-bugunun-cocugunu-bilmeyenler)
Lakin bugünün bazı çocukları C.Semercioğlu'nun ya da bunu 'normal' gören, abartılı bulmayan diğer ebeveynlerin evlatları kadar şanslı olmayabilir...
Ebeveyni TV karşısına bırakıyor çocuğu örneğin, işine gücüne keyfine bakabilsin diye bütün gün evde.
En iyi, en şık, en güzel, en yetenekli ve en ayrıcalıklısı kendi çocuğu olsun istiyor.
Bebekken başlıyor marka kıyafetler, ayakkabılar almaya.
Diğer aileler ile yarıştırıyor çocuğunu ve aslında kendini.
Kirasını zor ödüyor ama özel okula gönderiyor daha havalı ve gösterişli olduğu için.
Önce ebeveynler etkileniyor reklamlardan, el alemden (kim ise onlar artık?), diğer çocukların ailelerinden ve yaşantılarından.
Yani aslında yetişkinler için tabii ki bu reklamlar. Çünkü neticede onlar parayı verip alacaklar o ürünleri.
Çünkü onlar çocukları gibi masum isteklerle arzulamıyorlar o kıyafetleri, ayakkabıları, oyuncakları, vs...
'Falancanın çocuğunda var, benimkinde neden olmasın? Neyi eksik?' modunda çocuklarına da aşılıyorlar daha minicikken modayı, şunu, bunu.
Arkadaşlarından, TV'den, çevresinden elbette etkileniyorlar kız veya erkek çocuklar da fakat ailenin tutumu, yaşam ve yetiştirme tarzı ile de şekilleniyor çocuk.
Aldığı pahalı hediye hakkında ne hissettiği sorulduğunda; 'Anlayamazsınız' diye cevap vereni de yetişiyor, babasının uyduruktan da olsa ahşaptan yaptığı oyuncak teknesiyle oynamaktan keyif alanı da yetişiyor, ayağına giyecek ayakkabısı olmadığı halde her gün okuluna saatlerce yürüyeni de yetişiyor, küçücük yaşta genç kız ya da delikanlı gibi giyinip hayatı bunlardan ibaret zannedeni de yetişiyor, gelinlik-damatlık giydirilip hayatları karartılanlar da yetişiyor, sokakta oynayıp kir içinde kalan kıyafetlerine aldırış etmeyen annesinin gülümseyerek kucakladığı ve 'yıkarız temizleriz yine giyersin' dediği çocuklar da yetişiyor, aile içi ya da herhangi bir yakını tarafından tacize maruz kaldığı halde sesini çıkaramayan ve hatta bunun ne manaya geldiğini algılayamayan çocuklar da yetişiyor, fast food yemekten hamur kafalı et beyinli olmuş çocuklar da yetişiyor, tarhanaya talim eden zehir gibi zekalı ve akıllısı da yetişiyor, kendisine son model telefon ya da tablet alınmadığı için depresyona gireni de yetişiyor, falanca markanın ayakkabısından aldırmak için ebeveyninin ömrünü yiyen de yetişiyor, sosyal ağlarda ağlayanı veya ağlatanı da yetişiyor, fotoğraflarını internete koymak için yarışan ailelerin çocukları da yetişiyor, bebek ve çocuk olamadan 'kim vurdu'ya gitsin diye hayatın akışına teslim edilen çocuklar da yetişiyor (ya da yetişemiyor) bu memlekette.
Reklam ile, Tv ile, şu bu ile etkilenmiyor illaki çocuklar, evet. Büyüklerinden görüyorlar, öğreniyorlar, uyguluyorlar, özeniyorlar çoğu şeyi. Yani öncelikle ebeveynlerin kendilerini sorgulaması gerekiyor. Öncelikle onların kendilerine çeki düzen vermeleri gerekiyor. Onlar örnek olacaklar çocuklarına. Çocuk yetiştirmek, bir minik insanı yetiştirmek hiç de kolay değil. Onun kişiliğinin ve karakterinin oluşumunda en büyük payı anne babası verecek. Herkesin çocuğu kendisi için 'özel' ve 'ayrıcalıklı'dır. Ama bunu sevgi, anlayış, davranış ve sözleri ile ifade etmeliler. Onlara marka kıyafetler alıp moda ikonu yaratma çabası ile değil.
Ve evet 'rahatsızım'! Bu ve bunun gibi fotoğraflarda gördüğüm kız ve erkek çocuk profillerinden rahatsızım.
Çok şükür 'sapık' değilim. Gayet de modern görüşlüyüm. Özgürlükten yanayım. Ama bu tür fotoğraflarda 'yetişkin' süsü verilmiş, seksapalite aşılanmış, bakış-duruş ve tavır hali ile birer yetişkin gibi 'kullanılan' çocuklar görüyorum. Eşim de 'sapık' değil şükür. O da aynı şeyi görüyor. O fotoğraflarda, Sayın Semercioğlu'nun vurguladığı üzere 'cinsellik' görmek için elbette 'ağır sapık' olmak gerekiyor. Lakin konu o değil.
Sonuçta 'başka' gözlerle bakıyoruz fotoğraflara ve olaylara demek ki. Ayrı bakış açılarına sahibiz. Olabilir.
Çocuklar elbette giyinecek, süslenecek, annesinin rujunu sürecek, babasının kravatını takacak, kendi kıyafetini seçecek, onu beğenmeyecek, bunu isteyecek, vs... Çok normal.
Bu sevimli ve şirin tavırları ile oyunlar oynayacaklar elbet kendi hayal dünyalarında.
Ebeveynler de bu aşamada onlara yol gösterecek.Zaman içinde, büyümeye başladıkça kişilik olarak 'özel' ve 'ayrıcalıklı' olmanın önemini öğretecek.
Herkesin çocuğu bu kadar şanslı değil velhasıl ve her ebeveyn bu kadar bilinçli değil maalesef.
Konu çocuklardır. Gelişecek ve güzel birer insan olacak miniklerden bahsediyoruz. Yoksa gençler, yetişkinler diledikleri şekilde davranabilirler.
Bitmez...
*Reklam metni:
''Bir beden büyük almayın. Seneye de giymem. Moda neyse onu giyerim.''
''Büyüyünce ne olacağımızı bilmiyoruz ama şık olacağımız kesin.''
%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%
*İmza için:
https://www.change.org/p/koton-firmasının-çocuklara-yönelik-propagandasını-kınıyoruz-bir-beden-büyük-almayın-seneye-de-giymem-moda-neyse-onu-giyerim-gibi-çocuklara-olumsuz-örnek-olması-muhtemel-propagandaları-kınıyor-koton-un-billboardlarını-kaldırmasını-istiyoruz
%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%
*Pedagoji Derneği yazısı:
http://pedagojidernegi.com/2014/09/17/koton-yetkililerine-mektup/
%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%
*Koton'un Kampanya hakkındaki Duyurusu:
Koton müşterilerini dinlemeyi ve onların görüşleriyle uygun şekilde hareket etmeyi ilke edinmiş ve bugünlere bu yaklaşımla başarılı bir şekilde gelmiştir. Son reklam kampanyamızda kullandığımız ve imza kampanyanızda bahsi geçen sloganımızı dün akşam itibarıyla iletişim faaliyetlerimizden çıkardığımızı ve bu sloganı içeren billboardları değiştirdiğimizi bilgilerinize sunarız.
Müşterilerimizin görüş ve istekleri Koton için her zaman yönlendirici olmaya devam edecektir. Saygıyla duyururuz.
Koton
Kategoriler
- Çok Ciddiyim (13)
- ÇYL (1)
- Duyuru (14)
- Gülümse (20)
- Hayat Bu (12)
- Hürriyet'ten (11)
- İklimce (16)
- Kadınca (7)
- Yazarkafe (31)
- YMK (13)
22 Eylül 2014 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Yayınlar
-
“Yalnızlığın coğrafyasıdır olmak istediğimiz yer. Bir firari gibi bağlarımızdan kurtuldukça, oraya kaçar sığınırız. Kendi kendimizi seyr...
-
Allahım,benim bu insanların arasında ne işim var? Yarabbi..Yarabbiii... Sana geliyorum... Yine sinirlendim! Oturduğum yerde buluyoru...
-
"YALNIZLIĞIN MUHALLEBİ KIVAMI" GELİYOR :)
Bendeniz
- İklim Dora
- Yazıyorum, paylaşıyorum... Hayatın sevmek ve inanmak olduğunu düşünüyorum... Az ve öz dostum ile kitaplarım olduğu sürece benden mutlusu yok... Dünyalıyım... İçi-dışı bir, özü-sözü bir olmak, istediğim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder